Sayfalar

12 Eylül 2010 Pazar

Gelenek


              MURATHAN MUNGAN VE GELENEK
            “Geleneksel malzemeden yararlanmak çoğu kez kolaycılık sanılır;ve bu tür suçlamalarla karalanır.Kuşkusuz bir malzeme kolaycı biçimlerde kullanıldığı gibi,kolaycı olmayan biçimlerde de yeniden üretilebilir.Bütünüyle bir yaklaşım ,bir yöntem ve işleyiş sorunudur.Gelenekten yararlanmak ,ya da geleneksel malzemeyi kullanmak sanıldığı kadar kolay bir şey değildir.Bu konuda süregelmiş kimi kötü örnekler ve bu örneklerin yaygınlaşması,ne yazık ki böyle bir yanlış genellemeye yol açmıştır.Oysa tam tersine geleneksel malzemeyle ilişki kurmak ,yerine göre yenilikçi ya da öncü bir şey yapmaktan çok daha büyük sorumluluklar gerektirir.Sanatçının kendi olanakları ,kullandığı malzemenin olanaklarından daha zengin değilse ,yaptığı iş daha yolun başında onu yemiş demektir.”(1)
                    İnsan,yaşamı boyunca bir çok kez hayatını doğrudan etkileyecek seçimler yapmak zorunda kalır.Bu varoluşunun bir gereğidir.Günlük yaşama teslim olmamak, varoluşunu  farkındalık durumunda yaşamak için seçimler, vazgeçilmez gerekliliklerdir.Ancak bazı seçenekler, kendiliğinden olagelen ,hayatımızda istem dışı gerçekleşen gizli seçilmişlerdir.Murathan  Mungan  için de geleneksel olan masalsı olan ve bu olguların ana kaynağı Mezopotamya ,sonradan seçilmiş değildir.Bu özelliklerin hepsi ,çocukluğunun ,ailesinin ,büyüdüğü mekanın bir parçasıdır.Mungan,yeri geldiğinde gelenekle bir hesaplaşma içine girdiği gibi ,yeri geldiğinde de geleneğin sadece olmakta olmasıyla ilgili bir anlama çabası içine girer.Yazar için “Geleneksel olan ,bugünü anlamak için vardır”(2)
            “Ben Mezopotamya’nın toprağından bir çömlek yapıyorum.Bir Finlandiyalı gelip de Mezopotamya’nın toprağından çömlek yapacak değil.Ama öyle bir çömlek yapmalıyım ki ,o sudan ve topraktan onu Finlandiyalı da kullanmalı,Kanadalı da.Evrensellik tartışmaları var.Nerede olduğunuzu ,ayaklarınızı hangi toprağa dokunduğunuzu bilecek ve bunu tüm dünyaya göstereceksiniz.Bu topraklarda yankılanan  bir sözün sadece gökyüzü ile sınırlayacak bir yankının ulaşacağı bir insanlık sesi yok.”(3)
            ________________________
            1.Fırat Caner,Bir İdeoloji Olarak Murathan Munagan Şiiri,Bilken Üniversitesi Ekonomi ve Sosyal Bilimler Enstitüsü,Doktora Çalışması,2002
            2.aynı eser
            3Müjde Aslan,Murathan Mungan’la Söyleşi,Özgür Politika,3 Ocak 2004
            Murathan Mungan’ın  geleneksel olanla kurduğu bu bağ, kendi kültürünün zenginliğinin ona sunduğu olanakların değerlendirilmesidir.Binlerce yıllık tarihinde onlarca medeniyete ev sahipliği yapmış bir coğrafyanın, üzerinde nefes alanlara söyleyecek çok şeyi olmalıydı ve bunlar dile getirilmeli ,yazıya dökülmeliydi.Bu anlamda Mungan ,geleneksel olanla yazınsal anlamda ilişki kurmayı başarmış bir yazardır.Gelenek, onun sanat kurgusunun temel eksenlerindendir.Kültürel tarih boyunca bir çok kez değişime uğramış, evrim geçirmiş motifler ,onun kalemiyle yeniden ,farklılaşarak dile gelirler.Daha önce de değindiğimiz gibi ,bunun nedeni bazen sorgulama ,hesaplaşma ,bazen de sadece olduğu gibi sunmadır.Medar Atıcı, Murathan Mungan’ın gelenekle kurduğu ilişkiyi bir hesaplaşma olarak ele alır.Atıcı’ya göre geçmişle ödeşmek ,kişinin ya da toplumun “kendisiyle” ödeşmesi demektir.Geçmişin bugünle ilişkisini kurarken ,onu yenilmesi ,alt edilmesi ,üstüne basılarak ezilmesi gereken ya da tam aksine yüceltilmesi,övülmesi, dokunulmaz kılınması gereken bir olay ve anlamlar yığını olarak değil de ödeşilmesi gereken bir birikim olarak değerlendiriyor  Mungan, kişinin ya da toplumun geçmişiyle ödeşmesi bir anlamda kendi kendisiyle hesaplaşması;kendi kendine bakması ve yaşanmış olanı, kendi bakış açısından görebildiği kadarıyla değerlendirip,bugününe ,yaşamakta olduğuna katmasıdır.(4)
                     Mungan, bu hesaplaşmayı yaparken okuyucunun  da ,kendi kendisiyle yüzleşmesini sağlar.Zaman içinde evrilerek bugüne gelen motiflerin,karşılık bulduğu toplumsal dinamiklerin sorgulanmasını sağlamaya çalışır.Böylece hem yaşadığı topluma karşı sorumluluğunu yerine getirdiği gibi, toplumun evrimine de bir anlamda ışık tutar. “Dünya tarihinin enkazı altındayız,yıkıntılar altında kullanılabilir halde bulabileceğimizi umduğumuz malzemeler arıyor, kendimizce işe yarayabilir olanları ayıklıyor ,kendi çattığımız çerçevelerde onlara yeniden işlerlik kazandırmaya çalışıyoruz.”(5)  
            Murathan Mungan yazınının ana sorunsallarından “kendi olma” ,geleneksel olanla birlikte daha belirgin bir şekilde ortaya çıkar.Çünkü insanın kendi olma arzusu karşısındaki en büyük engellerden biridir  gelenek. “Klasik psikanalize göre kişilik, kendi içindeki üç ayrı güçün bir biriyle etkileşiminin bir ürünüdür.İçerdikleri
            4.Fırat Caner,a.g.e.
            5.aynı eser

istekleri, bencilce ve anında giderme eğiliminde olan biyolojik dürtüleri içeren “id” ve şartlanmalar sonucu içerikleştirilerek benliğe mal edilmiş toplum normlarını ve beklentilerini simgeleyen “süperego”  birbirlerine karşıt talepleri dolayısıyla sürekli bir çatışma durumundadır.Ego ise ,bu karşıtlıklar arasında bir uzlaşma sağlamaya çalışan ,bebeklikten  yetişkinliğe doğru gelişen üçüncü bir güç durumundadır.”(6)
                     Böyle bir kişilik kuramı çerçevesinde ego,bir insandan diğerine değişebilen oranlarda kaygı yaşar.Geleneklerine daha fazla bağlı toplumlar  da ise egonun, süperego karşısında çok da fazla gelişememesi, “kendi” olamama sorunsalının yaşanmasına sebebiyet verir.  Gelenek içinde değişemeyen bir “kendi” olduğu sanısıyla, gelenekle kurulan bu ilişkinin” kendi”ni bulma aşamasında yarar sağlamasını umar yazar.
            Mungan’ın  gelenekle olan bağının bir başka nedeni de ,kendi kültürüne olan büyülenmişliğidir.Zamanın dokunmasıyla evrimleşen yaşanmışlıklar,kültürün oluşmasında, varoluşu ve yok oluşuyla  tarihin büyülü sayfalarında kendine yer bulmuş topluluklar,kitleler , geleneklerin yaşam serüvenini  çekici kılar.Adeta sırlarının keşfedilmesini bekleyen  sihirli bir fanus gibidirler . “Bazı anların sihri vardır.Her anın değil ama bazı anların sihri vardır.O anlar bir yontulmuş elmas parlaklığındadır ki hayatın bir çok şeyini de parlatır.Sadece kendiyle sınırlı kalmaz, sizin başka zamanlarınızı da ışıtır.Bunun üzerine yazmak bütün o anları yeniden parlatarak içinde yaşarken farkına varmadığımız şeylerin farkına varma sürecidir de.”(7)


______________________
6.Engin Geçtan,Varoluş Ve Psikiyatri,İstanbul,1992,s.27
7.Müjde Aslan,Murathan Mungan’la Söyleşi,Özgür Politika,3 Ocak 2004

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder