Sayfalar

26 Eylül 2010 Pazar

TepeBaşı Beyoğlu

Tepebaşı, Beyoğlu'nda, İstiklal Caddesi'ne paralel giden Meşrutiyet Caddesi ile Tarlabaşı Bulvarı'nın devamı olan Refik Saydam Caddesi arasında kalan semt.

Tepebaşı çevresi 19. yy'ın son çeyreğine kadar Müslüman mezarlıklarıyla kaplıydı. Pera'ya yerleşmiş olan yabancılar ve Levantenler önce bir gezinti ve temaşa yeri, daha sonra da yerleşim bölgesi olarak, 19. yy'ın sonlarında buralarda yoğunlaşmaya başladılar. Tepebaşı, adından da anlaşılacağı gibi Kasımpaşa ve Haliç'e oldukça dik inen yamaçların üstündeydi. Buradan aşağı, yamaç boyunca, Peralı yabancıların ve Levantenlerin Petits Champs des Mort (Küçük Mezarlık) dedikleri; oldukça bakımsız, mezarlıktan çok, servili, ağaçlık bir kırlık alanı andıran Müslüman mezarlığı uzanırdı. Asmalımescit'e paralel Mezarlık Sokağı bu geçmişi anımsatır.
Mezarlıklar 1870'lerden itibaren yavaş yavaş kalkarken, Altıncı Daire-i Belediye'nin ilk başkanı Blacque Bey döneminde Tepebaşı'nın imarı başladı. Tepebaşı Bahçesi de bu dönemde tanzim edildi. Semtin bazıları bugüne kadar gelebilmiş binalarının bir bölümü de yine 19.yy'ın son yıllarıyla 20. yy'ın hemen başında inşa edildi. Bunlar o dönenmde Avrupa kentlerinde de benzerleri görülen mimari özelliklere sahip, çok katlı, görkemli, cepheleri süslemeli güzel binalardı. Tepebaşı semtinin güney sınırı sayılabilecek Şişhane Meydanı'ndaki Altıncı Daire-i Belediye binası, Corpi Sarayı olarak bilinen 1880'lerin ilk yıllarında yapılmış Amerika Birleşik Devletleri Elçiliği eski binası, 1890'ların oratalarında açılan ve semte bönemli bir renk kazandıran Pera Palas, Londra Oteli, Bristol Oteli, İtalya Evi, Societa Operaia binası, ABD Elçiliği'nin karşısındaki Union Française binası bunların başlıcalarıdır.
Tepebaşı, Cumhuriyet'in İlanı'ndan sonra da tiyatrolar, yabancı misyonlar, seçkin sayılan oteller, kafeler semti olarak gelişti. Yine burada bulunan ve bazıları Pera'ya, İstiklal Caddesi'ne açılan çok sayıda pasaj çeşitli dükkanlarla doluydu.
Beyoğlu'nun, günümüze kadar görünüm olarak 20. yy'ın başındaki halini en iyi korumuş semtlerinden biri olan Tepebaşı'nda, 1970'lerde, Tepebaşı Parkı'nın karşısında Etap Marmara Oteli (halen The Marmara Pera), Meşrutiyet Caddesi'nin İstiklal Caddesi tarafında da Odakule inşa edildi. 1980'lerin ortalarında da eski Tepebaşı Parkı'nın güney ucuna TÜYAP İstanbul Sergi Sarayı (bugün TRT Tepebaşı stüdyoları) kuruldu.
Günümüzde Tepabaşı, eski binaların restore edilmeye çalışıldığı; özellikle Meşrutiyet Caddesi, Meşrutiyet Caddesi'ni dikine kesen Tepebaşı Caddesi ve semtin batı sınırını çizen Tarlabaşı Bulvarı ve onun devamı Refik Saydam Caddesi boyunca ve ara sokaklarda, kimi zaman kenetlenen yoğun bir araç trafiğinin aktığı; konutların giderek azalıp, yok olup yerlerini işyerlerinin, otellerin, turizme dönük işlevde birimlerin aldığı bir Beyoğlu semtidir.






• istanbul'da tuyap'iyla, amerikan konsolosluguyla bilinen beyoglu'nda bir semt..
• beyoğlu'nda tepebaşı'na bakan çok güzel mekanlar vardır. mesela cambaz. mesela şiirci. gün tepebaşı'nın üzerinde bir tuhaf batar. içini gıcıklar insanın. arkada haliç, kasımpaşa'nın evleri, uzakta fener, balat... iki istanbul'un arasında bir geçiş noktasıdır sanki tepebaşı. şarap eşliğinde seyri güzeldir. oralarda yaşanan hayatlarsa, metin kaçan'dan bildiğimiz kadarıyla zor. pek zor.
• gun hergun o kadar guzel mi batar tepebasindan?
(ben her gun batiminda ordan mi gecerim?)
tuyapin bulundugu alanda sehir tiyatrolari bulunuyormus gecen yuzyilda.
• belediyesi tarafından uluslararası pişmiş toprak sempozyumu, nazım hikmet'i anma etkinlikleri gibi birçok sosyal ve bilimsel etkinliklerin yapıldığı eskişehir'in ilçesi
• eskiden les petits champs diye bilinen pera mahallesi.
• yakın zamanda istanbul'un kültür ve sanat merkezi olup parlaması muhtemel bir semti
• trt'nin, haliç'in diğer yakasından yani kilometrelerce öteden görülebilen, çevreyle ve civarın atmosferiyle tam anlamıyla uyumsuz, kanımca ucubik binasını bünyesinde barındıran tarihi semt. asmalımescit'e komşudur. istiklal caddesi'nden en kolay ulaşımı odakule geçidi yoluyladır.
• 1990 daki hali için;
http://img299.imageshack.us/.../3644/tepebasi1990.jpg

Tepebaşı Tiyatrosu, İstanbul'daki en eski tiyatro yapılarından biri. Şu an yerinde TRT Tepebaşı stüdyoları bulunmaktadır.
Tepebaşı Tiyatrosu kimi kaynaklara göre İstanbul şehremini Rıdvan Paşa tarafından 1890 yılında kurulmuştur, kimi kaynaklara göreyse bu tarihten daha önce de vardı ve 1880'li yıllarda oyunlar oynanıyordu.
Darülbedayi'nin ilk profesyonel oyunu olan Çürük Temel 20 Ocak 1916 yılında Tepebaşı Tiyatrosu'nda sergilendi. 1925 yılından sonra burayı Darülbedayi'nin ardından İstanbul Şehir Tiyatrosu kullanmaya başladı. 7 Ocak 1970'te Şehir Tiyatrosu merkezini Harbiye Tiyatrosu (bugünkü adıyla) Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu'na taşıdı ve aynı yıl çıkan yangında yapısı ahşaptan olan tiyatro büyük hasar gördü. Ancak ertesi yıl 1971 yılında yaşadığı ikinci yangınla da tamamen yok oldu. İstanbul Şehir Tiyatroları burada kaldığı süre boyunca 368 adet oyunu 13.273 kez sahneledi. Tepebaşı Tiyatrosu'nda oynanan son oyun Mayıs 1969'da Darphne du Maurier'den Sonbahar Fırtınası oldu.



Pera Palas, İstanbul, Beyoğlu, Tepebaşı'nda, Meşrutiyet Caddesi üzerinde otel.
İstanbul'un 19. yy'da Batı'nın ekonomik egemenliğine en fazla açıldığı dönemde, konforlu bir otele ve restoran salonlarına doğan ihtiyaca cevap olarak ortaya çıktı. 1883'te Uluslararası Yataklı Vagonlar Şirketi (La Compagnie Internationale des Vagons-Lits), konforlu vagonlarla yapılan Şark Ekspresi seferlerini ilk kez Romanya'ya kadar uzatmış, yolcularını da vapur aktarmalı olarak İstanbul'a ulaştırmıştı. Ancak o dönemde İstanbul'da zengin müşterilerin taleplerini karşılayabilecek kapasitede bir otel yoktu.
Başlamış olan bu trafik Batı metropolleri standardında bir palace oteline ihitiyacı artırmıştı. Mimari çizimlerini Alexandre Vallaury’nin yaptığı otelin 1893'te başlayan inşaat çalışmaları 1895 başlarında bitirildi. (Otelin kuruluş tarihi olarak 1892 yılı kabul edilir.) Uluslararası Yataklı Vagonlar Şirketi de kendi işletme şirketini kurarak otelin yarı mülkiyetine sahip oldu. Açılışından I. Dünya Savaşı'na kadar geçen yaklaşık 20 yıl, otelin en parlak dönemi olmuştur. Devrinin bütün konforuna, ayrıca bir şark sarayınun gizemli atmosferine sahip olan tesis, Osmanlı ricali ve İstanbul'da yaşayan yabancıların ilgisini çekmiştir.
I. Dünya Savaşı'nda Osmanlı Devleti'nin Fransa ile savaş halinde olması ve Şark Ekspresi seferlerine ara verilmesi oteli mali olarak zor duruma soktu.1915'te işletmesi Mersinli Bodossaki Anastassiadis'e verildi. Aralık 1917'de Mustafa Kemal Paşa oteli ilk kez ziyaret etmiş ve Şişli'deki evine taşınıncaya kadar burada kalmıştır. Kasım 1922'de ansızın firar eden Bodossaki Anastassiadis'in maliyeye olan yüklü borçlarına dayanılarak 16 Nisan 1923'te mülkiyeti hazineye geçti. Atatürk'ün sayısız kez ziyaret etmiş olduğu otel, bu tarihte Mustafa Kemal Paşa'nın Suriye'de savaş sırasında tanıdığı Beyrut asıllı Misbah Muhayyeş'e işletmesi verilir, 1927'de de otelin mülkiyeti Muhayyeş'e devredildi. Cumhuriyet'in ilk yıllarında eski dönemlerin zenginleri ve frenklerinin sahneden çekilmesiyle müşteri trafiğinde belirgin bir sönükleşme görüldü. 1954'ten 1980'lere kadar Misbah Muhayyeş'in kurduğu vakıf tarafından yönetilen otel 1982'de Süzer Grubu'na satıldı. Atatürk'ün ziyaretlerinde kaldığı oda 1981'de müşterilere kapatılarak müzeye çevrilmiştir. Uzun bir kamulaştırma süreci sonunda 1994'te mülkiyeti sembolik bir bedelle Turizm ve Kültür Bakanlığına geçti. 2006 yılında işletme hakkı Süzer Grubundan İhsan Kalkavan'a geçerek, iki yıl sürecek bir tadilat dönemine girmiştir.
Günümüzde toplam 115 odaya sahip olan Pera Palas Oteli renovasyon ve restorsyon sürecinde olup 2010 yılının ilk çeyreğinde yeniden hayata döndürülecektr. Tarihi boyunca Agatha Christie, Alfred Hitchcock, Mata Hari gibi pekçok ünlüyü misafir etmiş ve pek çok tarihi olaya tanıklık etmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder